Gelmişti

Gelmişti yine.

Annesini istiyordu ondan.

“Annemi de mi alacaksın benden?” dedi sitemi.

Gelenin kararlılığıyla pazarlık yapacaktı:

“Tamam, annemle daha az konuşurum.
Ona kendimi çok anlatmam.
Onu aramam, sormam.”

Gelen ikna olmuyordu.

Çaresizliği isyan etti:

Ne yaptınız bana?
Nasıl büyüttünüz öfkemi bu kadar?
Neden soğumuyor yüreğim?

“Senden vazgeçiyorum,” diyecekti.

Kendini kandırabilirdi, ama gelen kanmıyordu.

Gelecekte değil, şimdi istiyordu.
Söz değil, aksiyon istiyordu.

Suçlama, açıklama istemiyordu.
Gerek duymuyordu.
Netti, net olsun istiyordu.

“Artık seninle konuşmak istemiyorum. Allah’a emanet ol,” diyecekti.

Mezarı onun için hazırlanmıştı.

İçine uzanacaktı sadece.

Olmayan annesinin ve olmayan babasının yasını tutacaktı.

İlk gözyaşları dökülmeye başlanmıştı.

Gelen uğurlanmıştı.