Babası hiç olmamıştı
Kalbinin ortasındaki boşlukta gördü.
Babası hiç olmamıştı.
Babası hiç olmamıştı.
Hiç olmamıştı babası.
Baktığı boşluk yankılanıyordu:
Kelimeler birer birer düşüyordu.
Babası hiç olmamıştı.
Bu adam kimdi?
Bu adam neydi?
Yaptıklarını hatırladıkça öfkesi yükseldi.
Ona yapılanı hatırladıkça merhameti.
Birlikte büyüyorlardı.
Birbirlerini büyütüyorlardı.
Öfke alıyordu.
Merhamet veriyordu.
Öfke alıyordu.
Merhamet veriyordu.
Nefesi derinleşiyor,
Kalbi büyüyordu.
Bu adamda bir gram “ben” yoktu.
Boğmak istiyordu.
Bu adam bir gram “sen” olmamıştı.
Sarılmak istiyordu.
Bu adam kendini terk etmişti.
Herkesten önce
kendini terk etmişti bu adam.
Bu bir yıkımdı.
Bu bir çöküştü.
“Baba” kelimesi bir dünyaydı.
Terkedilmiş bir dünya.
İçi bomboştu artık.
Kalpte yer tutamayan bir kelimeydi.
Vücudu kendine geliyordu.
Aldığı şekil kayboluyordu.
Hamuru tekrar yoğruluyordu.
Öfke bir el olmuştu.
Şefkat diğer bir el.