nasıl yaşayabilirim

Sabah trafikteyim. Evin önünde pazar olduğu için ve okula bir sürü öğrenci araç ile bırakıldığı için kalabalık bir durum var. Yolda bekliyorum arabada, yerim sıcak, etrafıma bakıyorum. Yolun ilerisinde, diğer şeritte, çocuklarını bırakan bazı arabalar, dönüp trafik olan taraftaki kuyruğa giriyorlar. Onlar araya girdikçe benim arabam hiç ilerlemiyor, aslında en arkaya gitmeleri gerekiyor. Sinirlendiğimi fark ediyorum. Bazılarının arkaya gittiğini de görüyorum, benim önüme geçmeye çalışırlarsa yol vermeyeceğimi hayal ediyorum.

Öfkem kalabalıklaşmaya devam ediyor, zihnimdeki trafik öfkem olmaya başlıyor. Biraz sonra arabam ilerlemeye devam ediyor. Kavşağa yaklaşıyorum, orada kavşağın içinde olan başka bir araba bana yol veriyor. Teşekkür ederek kabul ediyorum. Benim de başka yerlerde başka arabalara yol verdiğim oluyor. Vücudumu yakmaya başlayan öfkemin üzerine biraz su dökülmüş oluyor.

Arta kalan öfkem ile yolculuğuma bir süre devam ediyorum. Yine trafiğin yoğunlaştığı bir yerdeyim. Yolun ilerisinde, sağ taraftan karşı şeride geçmek isteyen bir arabanın beklediğini görüyorum. Ona yol veriyor önümden arabalardan biri. Düşünüyorum. Yol veriyorlar, müsaade ediyorlar, çünkü iki seridi kalabalık olan bir trafikte sağ kenardan karşı şeride geçmenin zorluğunu, sıkıntısını biliyorlar. Sağ taraftaki arabanın karşı şeride geçebilmesini kolaylaştırmak için önümdeki araba duruyor, bekliyor. Ben de bekliyorum, bu durum beni ofkelendirmiyor.

Şahit olduğum dayanışma çok hoşuma gidiyor. Düşünüyorum. Bir insan, başka bir insanın acısını, sıkıntısını bildiği zaman; onlara yardımcı olabiliyor. Sağdaki arabanın çektiği, çekebileceği zorluğu bilmeyen başka biri o kişiye yardımcı olabilir mi? O kişiye yardımcı olmak aklımdan geçer mi?

İnsan, kendini anlayabildiği zaman, kendi acısını, zorluklarını anlayabildiği zaman diğerlerine yardımcı olabiliyor, yardımcı olmak istiyor; çünkü o zorluğun, acının ne olduğunu kendisi biliyor.

Bu yolculuk sırasında aklıma başka şeyler de geliyor. Diğer insanlara bakıyorsun, kendine bakıyorsun, başkasının bulunduğu durumun senin durumun olabileceğini düşünüyorsun. Sıcakta iken soğukta olabileceğini, soğukta olanın ise sıcakta olabileceğini düşünüyorsun. Bunun senin kendi gücünle, kuvvetinle, kudretinle değil, sadece sana o an o şekilde denk geldiği için olduğunu düşünüyorsun. Şükrediyorsun. Diğer insanlara küçümser bir şekilde acıyarak bakmıyorsun. Üzülüyorsun. O an içinde sen bu durumdayken onlar ise o durumda. Görüyorsun.

Kendi sınavına şahit olduğun gibi diğer insanların sınavına da şahit oluyorsun. Kendi durumuna şükretmeyi öğrendikçe, diğer insanlara da merhamet ile bakmayı öğreniyorsun. Şu an burada olmamın benim çabalarımla, benim gücümle olduğunu düşünüyor olsam da; bu sadece bir yanılsama, bu sadece kendimi kandırmadır. Bu bakış açısı beni büyütürken, diğerlerini küçültüyor; diğerlerini büyütürken beni küçültüyor. Oysaki hepimiz aynıyız, aynı yolun yolcusuyuz.

Açlığın ne olduğunu bilirsem, başkasının aç olduğunu bilerek,
Acının ne olduğunu bilirsem, başkasının acıdığını bilerek,
Yalnızlığın ne olduğunu bilirsem, başkasının yalnız olduğunu bilerek,
Nasıl yaşayabilirim?

Şu an kendimi okyanusun üzerinde uçan, kocaman kanatları olan bir kuş gibi hissediyorum. Kanatlarım çok büyük. Ancak uçarken hiç zorlanmıyorum. Çok yavaş uçuyorum.

Güneş gibi olmak istiyorum. Diğer insanlardan hiçbir şey almadan, beklemeden sadece öylece orada olmak istiyorum onlarla. Bulutlu günlerin daha da azalacağı günleri umut ediyorum, hepimiz için.

Güneşimi bulutlandıran öfkemin kanatlanıp uçtuğunu görüyorum.